Azov komutanlarının Ukrayna'ya iadesi: Moskova, Türkiye'ye nasıl karşılık verecek?
"Türkiye hiçbir zaman Rusya'nın mutlak bir müttefiki olmadı. Ankara, Rusya ve Batılı ülkeler arasında zor ve net bir tercihle karşı karşıya kaldığında, hiç şüphesiz ikincisini tercih edecektir."
Çevirmenin notu: Rus basınında Türkiye’yi topa tutan değerlendirmeler görmeyeli uzun zaman olmuştu. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde, birkaç örnek haricinde Rus “uzman” kesiminin son derece duygusal davrandığı ve rasyonellikten uzak olduğu fark edilebilirdi. Yaklaşık bir yıldır yürürlükte olan tahıl anlaşmasında Rusya’nın maruz kaldığına adlı adınca enayi yerine konmak denebilir. Nitekim Moskova’dakiler de bunun farkında. Rus-Türk ilişkilerindeki halihazırda var olan bu gerginlik konusuna bir de 2022’nin bahar aylarında Mariupol’deki Azovstal çelik fabrikasındaki kuşatmada Rus kuvvetleri tarafından esir alınan ve Türkiye’nin aracı olduğu mahkûm takası anlaşmasıyla Ankara’ya getirilen neo-Nazi Azov Taburu elemanlarının, geçen hafta sonu Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşme sonrasında ülkeye dönüşünün sağlanması eklendi. Bundan daha vahim olanıysa, halihazırda pek tantana etmeden sürdürülen silah sevkiyatının ivme kazanması oldu; Türkiye, şimdi Ukrayna’ya —teslimatı ne zaman yapılacağı açıklanmamakla birlikte— 155 mm Fırtına obüsü tedarik edecek, en azından bazı “kaynakların” iddiası bu yönde. Bunlar epey çarpıcı gelişmeler, aşağıda Vzglyad gazetesinde yer bulan bir haberin tercümesi yer alıyor.
Rusya, Türkiye’nin Azov aldatmacasına nasıl karşılık verecek
Darya Volkova, Vzglyad
9 Temmuz 2023
Uzmanlar, Moskova’nın Azovcuların Kiev’e teslim edilmesine yönelik olası tepkilerini sıraladı
Uzmanlar, Türk yönetiminin neo-Nazi Azov Taburu’nun komutanlarını Ukrayna’ya teslim etme kararının ancak daha karmaşık ve kapsamlı bir anlaşmanın parçası olması halinde yanıtsız kalacağını düşünüyor. Fakat muhtemelen bir yanıt verilmesi gerekecek: önceki anlaşmaların ihlali Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin alışılagelmiş düzenini bozuyor.
Cumartesi günü Vladimir Zelensky, Azov Taburu’nun beş komutanı ile birlikte Türkiye’den Ukrayna’ya döneceğini duyurdu. Ukrayna Devlet Başkanı’nın Telegram kanalında yayınlanan videoda kendisi ve özel kalemi Andrey Yermak’ın Azov komutanlarıyla Türkiye’deki bir havaalanında buluştukları ve onlarla birlikte uçağa bindikleri görülüyor.
Zelenskiy’in Erdoğan ile görüşmesi önceki gün İstanbul’da gerçekleşti ve 18 Temmuz’da sona erecek olan tahıl anlaşmasının ele alınması bekleniyordu. Türk yetkililer, Erdoğan’ın hem Putin hem de Zelenskiy ile sürekli temas halinde olan tek dünya lideri olduğunu ve İstanbul’da sadece bu anlaşmanın değil, taraflar arasında mahkûm takasının da gerçekleştiğini düzenli olarak vurguluyor.
Aynı zamanda Kremlin de yaşananlara ilişkin oldukça sert bir değerlendirme yaptı. Kremlin Dmitriy Peskov, Türkiye’nin kararını önceki anlaşmaların şartlarının ihlali olarak nitelendirdi. Peskov, “Üstelik bu durumda hem Ukrayna hem de Türk tarafı şartları ihlal etmiş oldu,” dedi. Kremlin Sözcüsü, anlaşmaya göre militanların çatışmanın sonuna kadar Türk topraklarında kalmaları gerektiğini hatırlattı. Sözcü, ayrıca neo-Nazilerin Zelenskiy’e teslim edilmesi konusunda kimsenin Rusya’yı bilgilendirmediğini de kaydetti.
Türkiye’deki diplomatik bir kaynak söz konusu kararın ancak üst düzeyde alınabileceğini düşünüyor. Kaynak, ayrıca Türk tarafının bunu kamuoyuna duyurmadığına da dikkat çekti.
Rusya hadiseye orantılı bir karşılık verilmesi çağrısında bulundu. Siyaset bilimci ve Russia in Global Affairs dergisinin genel yayın yönetmeni Fyodor Lukyanov, “Kafkasya’dan Suriye’ye kadar yeterince hassas temas hattı olduğunu” hatırlatarak hadisenin rasyonalite çerçevesinde değerlendirilmesini öneriyor.
Lukyanov, Türkiye’nin Rusya’nın müttefiki olmadığını ve olmayacağını, bunu hiçbir zaman ilan etmediğini ve buna hiçbir zaman talip olmadığını belirtti. Aynı şey Türkiye açısından Rusya için de geçerli.
Analiste göre Moskova ile Ankara arasındaki ticari temaslar, karşılıklılık temelinde birbirlerine belirli (bazen önemli) faydalar sağlama ve daha da önemlisi, her iki tarafın da isterse diğerine verebileceği önemli zararları birbirlerine vermeme becerisinden kaynaklanıyor. Lukyanov’a göre bu plan sekiz yıldır oldukça etkili bir şekilde işliyor.
Aynı zamanda, izah edilen planın işleyişinin anahtarı, üzerinde mutabık kalınan hususların harfiyen yerine getirilmesiyle ilgili. Çelişkilerden çok daha az anlaşma olabilir, fakat bunlara sıkı sıkıya riayet edilirse, anlaşmazlıkların bolluğuna rağmen başarılı etkileşimin devamını garanti eder. Zımnen kabul edilen bu davranış biçimine göre, taraflardan birinin bir anlaşmayı ihlal etmesini mutlaka orantılı ölçekte bir karşılık izlemeli, ardından pasif olan “silinir” ve ortak eylemlerin devamı için denge yeniden sağlanır. Lukyanov’a göre Rusya’nın Türkiye’ye bir şekilde karşılık verecek olması da bu mantığa dayanıyor.
Eylül 2022’de Vzglyad gazetesi, Azovcuların Türkiye’ye geldiği ve özel askeri harekatın sonuna kadar orada kalacakları mahkûm takasını ayrıntılı olarak yazmıştı.
Görüşüne başvurulan uzmanlar nasıl bir karşılık verilmesi gerektiği konusunda farklı görüşlere sahipler. Ancak Ankara, Moskova’ya karşı tutumunu sahiden değiştiriyorsa, bunun yanına kâr kalmayacağı konusunda hemfikirler.
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi uzmanı ve şarkiyatçı Kirill Semyonov ise, “Türk tarafının böyle bir karar almasının gerekçelerini tam olarak anlayabilmek için tüm arka planı bilmek elzem. Bu bir yandan, NATO ve AB müttefiklerinin Türkiye üzerindeki baskısının bir sonucu olabilir. Ayrıca bu kararın, Türkiye’nin Batı’nın çözümüne yardımcı olma taahhüdü verdiği iç sorunlarından kaynaklandığını da kabul ediyorum. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in Ankara ziyareti öncesinde Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacını karşılaması için Türkiye tarafından obüs teslim edileceğini açıklaması dikkat çekmek isterim. Eğer bu yakın vadede gerçekleşmezse bir pazarlık yapıldığını ve Ukrayna’ya obüsler yerine Azovcuların teslim edildiğini söyleyebiliriz,” dedi.
Semyonov, bu hadisede “Rus-Türk ilişkileri adına büyük sorunlar” görmüyor: “Yine de silah tedarikinin olmaması bizim için daha büyük bir öncelik. Ve Azovcular ile ilgili meselede, etki savaş alanında somut olmaktan çok medyatik. Fakat elbette konuya dinamik bir şekilde bakmak gerekiyor.”
Semyonov, “Eğer obüslerin teslimatı gerçekleşirse, o halde Ankara’nın tutumunda değişiklik olduğu sonucuna varabiliriz. Böyle bir durumda elbette oldukça sert bir tepki vermemiz gerekecek,” diye ekledi.
Ayrıca Semyonov bunun, Rusya’nın tahıl anlaşmasını uzatma konusundaki isteksizliği nedeniyle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir tür ön alma hamlesi olabileceğini de kabul ediyor. Uzman, “Ancak bu durumda bizim bunu uzatmayı reddetmemiz Azovcuların iadesine bir yanıt olacaktır, tersi değil. Fakat Moskova, Türk tarafının hakikaten de Ukrayna’dan yana bir tavra geçmesi halinde daha sert tepkiler verme hakkını saklı tutuyor,” değerlendirmesini yaptı.
Rusya Devlet Üniversitesi Dış Bölgesel Çalışmalar ve Dış Politika Bölümü’nde doçent olan Vadim Truhaçev, “Rusya’nın Ankara’nın eylemlerine tahıl anlaşmasını uzatmayı reddederek karşılık vermesi gerektiğine inanıyorum. Kanaatimce böyle bir adım oldukça orantılı olacaktır. Buna ek olarak, Rusya’daki Türk etki ajanlarıyla ilgili ayrı bir mesele daha var. Her şeyden evvel, Azerbaycan diasporasının temsilcilerinden söz ediyoruz, zira Azerbaycan’ın pek çok konuda Türkiye’nin bir uzantısı haline geldiği sır değil,” ifadelerini kullandı.
Türklerin tahıl anlaşmasından iyi para kazandığını hatırlatan Truhaçev, “Ama bunda şaşıracak bir şey yok, Türkiye hiçbir zaman Rusya’nın mutlak bir müttefiki olmadı. Türkiye NATO üyesi, Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması var ve topraklarında Amerikan askeri üsleri bulunuyor. Ve bunun hiçbir şeyi değiştirmeyeceği de son derece açık. Ankara, Rusya ve Batılı ülkeler arasında zor ve net bir tercihle karşı karşıya kaldığında, hiç şüphesiz ikincisini tercih edecektir,” vurgusunu yaptı.
Uzman, “Türkiye bir NATO üyesi olarak Ukrayna’nın silahlandırılmasına müdahil oluyor. Yaptırımlara katılmaması ve Rusya ile ilişkilerini sürdürmesi, bir tür bağımsız politika taklidi. Ankara’nın ‘iki sandalyede oturduğu’ bile söylenemez. Sadece yüzünü Rusya’ya dönerek Batı’nın ‘sandalyesinde’ oturuyor,” dedi.
Federasyon Konseyi üyesi ve Rusya’nın eski Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilci Yardımcısı Konstantin Dolgov ise savaş alanına giden Azovcuların orada imha edileceğinden emin olduğunu ifade etti.
Dolgov, “Türkiye ve Kiev’in eylemleri yürürlükteki anlaşmaların açık bir ihlali. Ancak şu anda en önemli şey bundan öte. Eğer bu milliyetçiler savaş alanına geri dönerlerse, orada tasfiye edilecekler ve ikinci bir mahkûmiyet olmayacak. Bundan kesinlikle eminim,” diye vurguladı.