Geçtiğimiz aylarda playboy’umuz hakkında üç-beş cümle bir şeyler yazdıydım da arkadaşları ve oynaşları pek müteessir oldulardı. Arslan parçasının kendisi de herslenmiş olacak ki fatmagül’ün yengesi zannettiği kişileri bizar etmiş idi. “Yumuşak huylu” ve “çelebi” diye bahsettiğim adamın, hafif bir alaya amını döven conolar gibi karşılık vermesine şaştım. Sonra da unuttum gitti. Geçenlerde Lara Lakay’ın twitter’da Çağlar’a döşenmiş olduğunu gördüm. Lara, Çağlar’ın manitası oluyor.
Yaratıcı yazarlık atölyesi düzenleyen kız doğru düzgü cümle kuramamış. Öyle öfkelenmiş. Özetle diyor ki; beni kariyeri için bağlantı olarak gören; bana psikolojik şiddet ve cinsel zorbalık uygulayan bu adamın efendi göründüğüne bakmayın. Aslında çok tehlikeli bir tiptir, sakının. OK. İnsan ilişkilerinde -bilhassa da sevgililikte- şiddet her zaman vardı, şimdi de var, sonra da olacak ve olmalı da. “Şiddetin her türlüsü kötüdür.” Tabii ki değildir. Şiddet bazen cennetten bir sopa, bazen tımar, bazen seks oyunudur. Şiddetin çeşidi, tonu, dozu tarafların mutabık olduğu sınırlar içerisindeyse ve tarafların bu ilişkiyi istediği zaman sonlandırma özgürlüğü varsa bu şiddetten bize nesi? Psikolojik şiddeti fiziksel ve cinsel şiddetle bir tutmayı, kıyaslamayı tehlikeli ve iyi niyetten yoksun buluyorum çünkü fiziksel ve cinsel şiddette erkekle kadın arasında denklik yoktur. Fiziksel ve cinsel şiddet faillerinin ekseriyetle erkek olmasını nasıl açıklayacağız? Kadınlar çok munis, olgun kimseler olduklarından mı yoksa fiziksel ve cinsel şiddet araçlarından çoğu zaman yoksun olduklarından mı tevessül etmiyorlar böyle şeylere? Psikolojik şiddet denen şeyin sınırları öyle muğlak ki her an herkes fail ilan edilebiliyor. Bilhassa kadınlar harman öküzü gibi ısrarla bunu dillendiriyorlar.
Lara Hanım, Çağlar’ın psikolojik şiddet faili olduğunu düşünüyor ve kamuya açık hesabından muhatabını itham ediyor, itibarsızlaştırmaya çalışıyor ve canını acıtmak istiyor. Yani psikolojik şiddet araçlarına başvuruyor. İki kişi arasındaki çatışmayı herkese açık bir alana taşıyor. Aslına bakarsanız kimin haklı olduğu, kimin ne yaptığı umurumda değil. Bu insanların sevgililik ilişkileri, nüfuzunu arttırmak için komşu prenslikle evlilik yapan hanedanları anımsatıyor bana. Benim bu kavgada merak ettiğim şey pek feminist eski oynaşlarının tutumu. Psikolojik şiddet ve başıboş erkek sorunu karşısında amasız ve koşulsuz kız kardeşlerinin yanında saf tutan Selen Örcan ne yapacak mesela? Gördüğüm kadarıyla şimdilik görmezden geliyor. Vardal Caniş Su’yu vahsikedi isimli 8 entry’li hesabıyla görüyoruz. Bu mangal yürekli kız, Lara Hanım’ın yazdıklarını aktarmakla yetinmiş. Anonim bir hesapla bile iki laf etmeye çekinmiş, hem Lara’yı hem de kız kardeşlik teranesini kendine siper etmiş. Kız kardeşliğe sığar mı bu namertlik? Maksadı dayanışma falan değil. Bir tekme de ben vurayım Çağlar’a. Maksadı bu. Açık göte herkes tükürür.
Kendisi çok güçlü biri olduğundan Allah’ın da inayetiyle Çağlar’dan kurtulmuş. Kendine buradan da pay çıkarmış. Gurbette öğünmek hamamda ırlamak gibidir derler ya, o hesap. Nasılsa bu suret uğrusu tiplere salça olan yok. Hayır ablacım sen güçlü falan değilsin, sadece Çağlar’dan daha tecrübelisin. Çağlar’ın güttüğü koyun kadar çoban sikmişliğin var senin. Olay bu.
Sevgiler.