twitter’da
4 aydır hollanda’da yaşayan ve bu deneyimi “hayal kırıklığı” olarak ifade eden onr_gurel’in tweet’leri haftanın dikkat çekenleri arasındaydı.
türkiye’de ve belki biraz da istanbul’da alıştığımız hayat deneyimini hollanda’da bulamayan kişiye hak verenler oldu.
kıyasla daha medeni olarak kabul ettiğimiz batı ülkelerine gitmekteki esas amaç gündelik deneyimlerimizin kalitesini yükseltmek mi? bu tartışma maalesef çok sığda döndü…
ilgili flood hala tartışmaya açık…
instagram’da
instagram ve pandemi sonrası ev dekorasyonu konusu çılgınca yükselmeye başladı. bu bir “gerçek” değil elbette, gözlem ve tahmin. tlc’nin dekorasyon programları ve joanna gaines de az değil tabii.
günümüzün dekorasyon ikonlarıyla çılgınca dalga geçen herman wakefield’in paylaşımlarından çıkamıyorum. özgün olmayan her detayı acımadan gömmesini izlemek öyle güzel ki…
bu hafta bu hesap benim keşfim oldu. epoksi ırmaklara savaş açan bir kral.
bir haber
kadıköy belediyesi, sosyal medyadan yaptığı çağrının ertesinde sokaklardan elektrikli scooter’ları kaldırmaya başladı. kaldırımların kullanılmasını engelleyen scooter’lar istanbul gibi kaldırım fakiri bir şehir için gerçekten eziyet.
martı’nın ceo’su “kanka ne alaka?” denilesi twitter flood’ı ile kadıköy belediyesini cevapladı.
uygulama, muhatabı ve bunların arasında oradan oraya savrulan biz, halk.
keyif alarak izlediğim bir youtube videosu
“başka bir şehrin sokaklarında dolaşmak” hissini özlediğim bir anda “filme gitmeden önce”nin “new york neden böyle?” isimli videosunda buldum kendimi. başka bir şehrin sokaklarında dolaşmak öyle romantik bir hisle değil de, keşif ve şaşırma duygumun tatminiyle hoşuma gider. kulaklıksız, etrafı bilerek görmek ve duymak isteyerek sokaklarda dolaşmak güzel bir şey.
how to with john wilson dizimsisini de sayesinde keşfettiğim “filme gitmeden önce” new york’ta.
bir film
senaryosunda “zuhal” filmiyle tanıdığım ve tarzını sevdiğim nazlı elif durlu’nun yer aldığı “ela ile hilmi ve ali” başka sinema gösterimleri kapsamında vizyonda görünmeye başladı.
belki bir ara mubi’ye de gelir.
detaylar başka sinema’da
bir kitap
melisa kesmez’in “küçük yuvarlak taşlar” kitabını seçiyorum bu hafta için. elbette neden-sonuç ilişkileri ile değil, alıntılar ile öneriyorum.
“o gece günlerdir ilk kez uyuduğumu ve o uykuda elif’i hiç aramadığımı hatırlıyorum. sanki hiç doğmamıştı, sanki hiç hamile kalmamıştım. sabah kalkıp, giyinip işe gidecektim. insanlar arasına karışacaktım yine. yine sadece ben olacaktım.”
“görülmek ve duyulmak iyi gelmişti bana.”
“ben güzel şeyleri hatırlamayı seçtim.”
“arkadaşlıkla sevgililik arasındaki o bayraksız topraklarda bir süre duruyoruz öyle.”
bir dizi
henüz 2 sezonu ve 13 bölümü olsa da şimdiden pek çok dizi takipçisinin listesinde yerini almış olan the white lotus…
sakin gerilimi, müziklerin yarattığı aydınlanamayan karanlık etkisi, hikayeler, replikler öyle iyi ki, durdurup üzerine düşünme ve notlar alma ihtiyacı veriyor.
hbo yapımı ve tod tv’den izlenebilir.
boomer bey amca’dan bir replik:
"eskiden yaşlılara saygı duyulurdu. şimdi herkesin unutmak istediği saldırgan bir geçmişi hatırlatıyoruz."
hmmm sanki siz yarattınız bey amca?
bir podcast
uzun zamandır kulak vermediğim “ortamlarda satılacak bilgi” bu hafta epey odağımdaydı.
sıradaki kaydını dinlerken enfes bir bölüme denk geldim ve hemen arkadaşıma gönderdim. arkadaşım “ya aşkı bulma temalı şeyler ilgimi çekmiyor bu ara” dedi.
ben gönderdiğim kaydın adına bile bakmamışım…
“aşkı bulmanın bilimsel yolları” adlı kayıt çorap söküğü gibi gidecek araştırma ipuçları ile dolu bir “bağlanma teorisi” anlatımı.
bağlanma teorisi ve john bowlby ile henüz hiç tanışmamışsanız bu bölüm harika bir giriş bölümü.
bir şarkı
levent sevi’nin youtube projesi "ve ben yalnız”da dupduru sesiyle deniz tekin, “aramayı bırakınca” isimli şarkıyı seslendiriyor. dinlemelere doyamadım.
haftadan sayılar
dolar 18,77 tl
euro 20,30 tl
altın 1.166,63 tl
bitcoin 396.576,67 tl
sıcaklık 17 C°
bir fotoğraf
Heeeeeey çok teşekkür ederim 🥲