ÖZET: Geçmişte müşterilere verilen çay markaları da eskiden kullanılan telefon, vapur ve metro jetonları da bir çeşit kripto token olarak düşünülebilir. Bu incelemenin amacı yatırımcı, genel okuyucu açısından bir kripto varlığın para ya da token olmasının farklılıklarını ortaya koymaktır. ( Bu metinde marka ve jeton kelimeleri; token ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. )
Klasik bir yatırımcının yatırım portföyüne eklemek isteyebileceği ve adını yeni duyduğu bir kripto varlıkla ilgili öğrenmesi gereken ilk özelliği varlığın para mı (coin), marka mı (token) olduğudur. Bu iki varlık türü kripto sektörünün içerisinde kardeş gibi görünseler de aslında tümüyle farklı soylardan gelirler ve pek de akraba sayılmazlar.
Bu iki grubun teknik olarak ne gibi farklılıklar içerdikleri, her kripto para ve marka için ayrı ayrı ele alınabilir. Yatırımcı veya madenci kullanım durumlarına ( use case ) göre varlıkların incelenmesi gereken özellikleri de farklılık gösterebilir.
Küresel politik ve ekonomik koşullarda olan gelişmelerin bu iki farklı tür teknolojik varlığı (coin ve token) nasıl etkileyebileceği konusunda önemli ölçüm araçları; paraların ve markaların farklı şekilde değerlendirilmesi gereken özellikleri ile kullanım durumlarının genel başlıklar altında incelenmesidir.
Zincirin kuralları ne kadar bağlayıcıdır
Gerçek kripto paraların ( coin ) kendi blok zincir ağları ( block chain ) bulunmaktadır. Markalar ( token ) ise farklı zincirlerin içerisinde tanımlanmış ve kendi cüzdanları arasında işlemler yapabilmek için bağlı bulundukları zincirin hizmetlerini kullanan türev finansal varlıklar olarak görülebilir.
Kripto paraları resmi paralar gibi düşünürsek, markalar kripto dünyasının hisse senetleri, yatırım fonları veya alınıp satılabilen diğer değerli yatırım araçları gibidir. Türev yatırım varlıkları olan markalar bağlı bulundukları zincirin kurallarından çok farklı esaslar ya da protokolleri kullanırlar. Bunu örneklersek; Bitcoin gibi İşin İspatı1 yöntemi esasına göre çalışan bir paranın dolaşıma çıkışı (paranın üretilmesi ya da ortaya çıkışı) kesin bir protokole / kurala bağlıdır ve bu protokolün her an geçerli olduğu binlerce madenci bilgisayar tarafından güvenceye alınmaktadır. Oysa markaların dolaşıma çıkma esasları tümüyle o marka projesini tasarlayan ekibin belirlediği bir konudur. Yatırımcı açısından bunun doğru ve güvenilir bir yöntem olup olmadığını denetleyen hiçbir denetleme kuruluşu ( Türkiye’de SPK, Amerika’da SEC gibi ) bulunmamaktadır.
Bu durumda ilgilendiğimiz kripto para ya da markaların protokol kurallarını en azından temel olarak incelememiz gerekmektedir. İncelenecek önemli bir özellik yeni markaların kimin tarafından ve hangi gerekliliğe dayanarak dolaşıma çıkarıldıkları esasıdır. Eğer dolaşıma çıkış kuralı belirli bir grubun ya da kişilerin elindeyse o marka teknik olarak dağıtık olsa bile protokol olarak merkezidir ve geleneksel finansal sistemlerin bir tür makyajlanmış kripto halidir.2
( Bitcoin’in geleceğini görmek için Steampunk tarzı gözlük ilustrasyonu. Çizen: Yapay zeka ©Ercan Ardal, 2023 )
Kripto protokolünün değişebilirliği
En eski kripto para olan BitCoin ve ondan sonra gelen Ethereum zincirlerinin kendi protokollerinin değiştirilebilmesi bazı kurallara bağlanmaya çalışılmıştır. Genel yaklaşımın sermaye şirketlerinde olduğu gibi sermaye payı oranında oy hakkı yöntemi olduğunu hatırlamak gerekir. Eğer ilgilendiğiniz kripto varlığın protokol kurallarının değişmesi çok zor esaslara bağlanmışsa orta ve uzun vadede önemli değişimler gerektiği zaman zincirin buna uyum sağlamakta zorlanacağı tahmin edilebilir. Bu tip zincirler genellikle az miktarda meraklı katılımcı ile desteklenen özel projelerdir. Başka bir deyişle bu zincirlerin kendi paralarının fiyatını sürekli arttırmak gibi bir amaçları olmayıp katılımcılarının tanımlanmış gereksinimlerini yerine getirmek amacını taşıdıklarını söyleyebiliriz.
Örneğin Bitcoin protokolüne göre dolaşımda maksimum 21 milyon adet bitcoin bulunabilir. Bu rakama cüzdanlarda bulunan bütün Bitcoinler dahildir. Dolayısıyla bu paraya yatırımcıların dolar kullanarak yaptıkları toplam yatırım arttığı takdirde aynı oranda Bitcoin / Dolar fiyatının artması beklenir. Buradan Bitcoin’in dolaşımdaki miktarının bir üst sınırı olması nedeniyle enflasyonist bir para olmadığı ve ileride aşırı arz nedeniyle fiyatının düşmesinin kolay olmadığı sonucuna varılabilir.
Bu kural ikinci para olan Ethereum için geçerli değildir. Ethereum zincir içerisindeki toplam para miktarını sınırlayan bir protokol taşımadığından dolaşımdaki toplam para arzını kontrol etmek için farklı yöntemler kullanmaktadır. Ancak buna karşı Ethereum parasının kendi tasarımını hızlı bir şekilde değiştirebilme özelliği geliştirici ağının ve kurallarının esnekliği nedeniyle daha mümkündür. Dolayısıyla Bitcoin’in anti-enflasyonist karakteri varken Ethereum’un esneklik ve değişimlere uyumlanma özelliği olduğunu söyleyebiliriz.
Bir kripto varlığın protokollerinin değişmesine dair kurallar; onun gelecekteki koşullara nasıl uyum sağlayacağını gösterir.
Zincir paralar için geçerli olan bu değerlendirme kriteri benzer şekilde markalar için de geçerlidir. Bu kıstasları belirli markaları ve özelliklerini incelediğimizde o marka özelinde ele alabiliriz.
Protokol kurallarının değişebilmesinin neden önemli olduğunu anlamak için öncü iki kripto paranın (Bitcoin ve Ethereum) geçmişine bakılabilir. Her ikisi de ilk protokollerinde İşin ispatı (Proof of Work / PoW) diyebileceğimiz bir yöntemi benimsemişlerdi. Hızlı bir şekilde iki para da yaygınlık kazanınca bu iki kripto ağının güvence altına alınması için madencilik yapan bilgisayarlar Avrupa’daki bazı ülkelerden daha fazla elektrik tüketmeye başladılar. Hatta bu durum önceleri bu yeni teknolojiye olan güvenin oluşması için bir tanıtım usuru olarak kullanıldı. Sonraları özellikle piyasaların durgunlaştığı dönemlerde bazı madenciler yüksek elektrik faturalarını ödeyemeyince gösteriler düzenleyerek madencilik işini bıraktıklarını açıkladılar.
2022 Eylül ayında Ethereum zinciri; küresel ısınma, toplumsal ve sivil yeşil hareketlerin de etkisiyle yüksek miktarda elektrik tüketimini azaltmak için uzun zamandır test ettiği yeni Proof of Stake (Pay ispatı) yöntemine geçerek Bitcoin ile benzer yapıda olan kendi ağının temel çalışma protokollerini değiştirdi. Yeni Pay İspatı protokolü ile Ethereum ağının enerji tüketimi ve dolasıyıyla küresel ısınmaya etkisinin %99.8 oranında azaldığı haber bültenlerinde duyuruldu. Ethereum yeni ihtiyaçlara daha hızlı uyum sağlarken Bitcoin yüksek elektrik tüketimi gerektiren madenciliğe (İşin ispatı yöntemine) devam ediyor buna karşılık destekçilerine anti-enflasyonist bir para sunmanın istikrarını vurguluyor.
Paralar ve markalarda gelir desteği
Kripto para ait olduğu zincirin ana ödeme aracıdır ve zincirin işini ispat eden madencilerine bu para cinsinden ödeme yapılır. Aynı zamanda bu zincir içerisindeki hesaplar / cüzdanlar arasındaki transferler yine zincirin parası ile yapılabilir. İşlem ücretlerinin bu para ile yapılabilmesi parayı aynı zincir üzerindeki markalardan ayırır.
Ancak paylaşma (staking) diyebileceğimiz bir özellik açısından paralar ve markalar benzeşirler. Paylaşma yöntemi belirli bir miktar zincir para ya da markanın bir cüzdanda belirli bir süreyle depo edilmesi karşılığında gelir elde edilmesi olarak tanımlanabilir. Gelir ödemesi zincirin parası ya da yatırım yapılan marka cinsinden olabilir. Bu yöntem, bazı dağıtık ağlar gibi Ethereum’un da uyguladığı “yeni işletme ve paylaşım” yöntemidir.
Paylaşma (staking) yöntemi güvenilirlik açısından merkezi finans sistemlerine dahil bankalardaki vadeli mevduatlar ve anapara korumalı fonlara benzer olarak konumlandırılabilir. Bu nedenle paylaşma yönteminin kripto varlıkların alınıp satılması diyebileceğimiz piyasa yatırımcılığına göre daha güvenli bir gelir yöntemi olduğu söylenebilir.
Paralar ve Markaların Piyasa Hareketleri
Yukarıda genel hatlarıyla saymaya çalıştığımız farklı özellikleri nedeniyle kripto varlıkların bu iki farklı grubunun yine kripto piyasası diyebileceğimiz dağıtık finans sistemi içerisindeki fiyat dinamikleri de doğal olarak farklıdır.
Kripto paraların değerindeki yükseliş veya düşüşlerin markaların değerlerindeki hareketlerle doğrudan ilişkisi olduğu yanılgısına kapılmamalıdır.
Ancak istisnai bir duruma değinerek; aradaki farkı kısaca tartışmak markaların özel bir kullanımına giriş yapılmasını sağlar. Kripto piyasalarında resmi paraların dolaşıma sunulabilmesi bu paraların karşılığı olarak dengeli (stable) bir markanın zincire sunulmasıyla gerçekleşmektedir. Amerikan Doları farklı blok zinciler içerisinde bir marka olarak kullanıma sunulmakta ve böylelikle diğer kriptolar ile alınıp satılabilmektedir. Bu şekilde kullanıma sunulan Amerikan Dolarına bağlı dengeli marka diyebileceğimiz Tether vb. markalar kripto piyasa dalgalanmalarından doğrudan etkilenmedikleri için diğer kripto markalardan farklı esaslara göre değerlendirilirler.3
Kripto para ve markalara resmi para etkileri
Geçtiğimiz yıllarda merkezi / resmi para sistemlerindeki faiz ve diğer risk dinamiklerinin dağıtık para piyasalarında büyük dalgalanmalar oluşturduğu gözlemlenebilir. Burada resmi paralara uygulanan faiz değişikliklerinin kripto piyasası üzerindeki etkilerini incelemek yerine sadece dar anlamda Amerikan Merkez Bankası’nın (Federal Reserve) faiz kararlarının kripto piyasaya son dönemlerde etkisinin gözlemlendiğini söyleyebiliriz. Kripto markalar ise Fed etkisinden neredeyse bağımsız olarak daha farklı makro ekonomik dinamiklere ya da ilgili projenin gelişim durumuna bağlı olarak talep görmektedirler.
Markaların en önemli özelliği enflasyona dayanıklı olmalarıdır. Bir metro jetonunun değeri nasıl metro seyahat ücretleri artınca doğrudan artıyor ve seyahat etmek için daima 1 metro jetonu kullanılıyorsa, kripto markalar da sağladıkları faydaya göre değerlerini korudukları için enflasyona karşı güvence konusunda resmi paralardan ve hatta kripto paralardan daha güvenilirdirler.
Kapanış ve son söz
İlk sayı daha çok dağıtık paralar diyebileceğimiz yeni bir sektörün genel hatlarıyla tanıtılmasını amaçladı. Bu alanın iki farklı bileşeni olan paralar ve markaların özellikleri ve kripto dünyası dışında kalan dünya koşullarına gösterdikleri tepkiler açısından farklılıklarını ortaya koymaya çalıştık.
Bültenin adının Dağıtık Kripto olarak seçilmesinin arkasında yatan nedenlerden biri de aslında kripto teknolojisi kullanan her para ya da markanın esasları açısından dağıtık olmadığına dikkat çekmek ve gerçekten dağıtık olmanın önemine vurgu yapmaktı. Bu sayımızda her bir para ve marka özelinde değerlendirmelerde bulunmadık ve makro ekonomik hareketlerin neden - nasıl kripto sektörüne etkidiğinin dinamiklerini tartışmadık. Belirttiğimiz ve burada ele alınmamış birçok konuyu sonraki sayılarımıza bırakıyorum.
Bültenin Son Düzeltilme tarihi 10 Ocak 2023
Dip notlar
İşin ispatı yöntemi kısaca özel bir bilgisayarın bol elektrik harcayarak kripto hesaplama yapması karşılığı hizmet verdiği ağın parasından hak alması esası olarak özetlenebilir. Bu yöntemin daha detaylı incelemesi için Bülten sitemizin KAVRAMLAR sayfasına bakabilirsiniz.
Bültenin bu sayısı belirli kripto markaları özel olarak incelemek yerine daha çok bu incelemede dikkat edilmesi gereken noktaları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Belirli bir marka ve para özelinde bu özelliklerin değerlendirilmesi ilerideki yazılarımızın konusu olabilir.
Tether vb. dengeli markaların resmi para karşılığı olmaları ve bunun nasıl sağlandığı sonraki bültenlerimizin kapsama alanındadır.